ERÇEL AŞİRETİ
Derleyen: Prof. Dr. Hasan OĞUZ
Türk Dil Kurumu (TDK) Büyük Türkçe Sözlük’te Erçel’in kelime anlamı “hırçın, huysuz, yaramaz (çocuk), delidolu” olarak geçmektedir.
Malazgirt zaferinden (1071) sonra Anadolu’da yurt tutmaya gelen Oğuz (Türkmen) boyları muhtelif isimler altında birleşerek siyasi, askeri ve ekonomik güç birliği oluşturmuşlardı. Bu birliklerden biri de Tarsus ve yöresinde yaşayan Varsak Türkmenleridir.
Varsak Türkmenleri Kusun, Ulaş, Kuştemür, Gökçelü, Esenlü, Elvanlu ve Orhan Beğlü boylarından oluşur. Günümüz Türkçesiyle Gökçelü Gökçeli, Esenlü Esenli, Elvanlu Elvanlı, Orhan Beğlü Orhan Beyli olsa gerek. Varsak Türkmenleri çeşitli Oğuz boylarına mensup aşiretlerin birleşmesiyle oluşmuş bir federasyondur.
Avşarlardan olduğu kabul edilen Karamanoğulları’nın Varsaklarla ilişkileri çok iyiydi. Varsaklar yüksek dağlarda, kendi halinde, hür ve bağımsız yaşamayı tercih eden bir anlayışa sahipti. Osmanlı-Karaman mücadeleleri esnasında Varsaklar sürekli Karamanlıların yanında yer almıştır. Çünkü Osmanlı Devleti aşiretleri daimi olarak kontrol altında tutan, başıboş hareket etmelerini istemeyen bir hukuk ve nizam devletiydi. Varsaklar için Osmanlıların kurallı yapısı itici, Karamanlıların kendi haline bırakma yapısı ise çekiciydi.
Bir taraftan Memluk-Türkmen kuvvetleri, diğer taraftan Karaman akınları Kilikya Ermeni Krallığı’nı zayıflatmış, ele geçirilen yerlere her iki taraftan gelen Türkmenler yerleştirilmeye başlanmıştır. XIV. yüzyıldaki bu fetih hareketleriyle birlikte Varsak boyları da Çukurova’ya göç etmiştir. Bu sırada Tarsus ve Adana gibi müstahkem şehir ve kaleler henüz fethedilmemişti. Memlukler, Türkmenlerin de yardımıyla 1360’da Adana ve Tarsus’u ele geçirdiler. Bu fetih Varsakların Çukurova’ya göçünü hızlandırmış, Üçoklara ve Bozoklara mensup boylar ile birlikte Orta Toroslar’ın dağlık kesimleri ile kuzey ve güney yamaçlarındaki ovalık alanlara yerleşmişlerdir.
Osmanlılar XV. yüzyılın ikinci yarısında sınırlarını Torosların kuzey yamaçlarına kadar ilerletmiş ve Varsaklarla münasebet kurmuşlardı. Osmanlı-Karaman mücadelesi, Osmanlıları Varsak yurduna kadar getirmişti. Mağlup olan Karaman Beyleri ve Varsak aşiretleri alışılagelmiş bir adetle çareyi Memluk sınırlarından içeri girip Osmanlı takibinden kurtulmakta buluyordu. Osmanlı ordusu karşısında alınan mağlubiyetler Varsakları ya Osmanlıları ya da Memlukları tercih etme durumuna getirmiştir. Bazı Varsak aşiretleri tercihini Memluklulardan tarafa yaparken bir kısım aşiretler Osmanlılara katıldı. Osmanlı-Varsak birlikleri 1485’de Çukurova’ya girerek Tarsus ve Adana’yı zapt ettiler. Böylece Çukurova’daki birçok Varsak aşireti daha Osmanlı idaresine geçmiş oldu. Bundan sonra Osmanlı-Memluk savaşları devam etti. 1491’de iki devlet arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmayla Tarsus ve Adana Memluklulara bırakılarak Gülek Boğazı iki devlet arasında sınır kabul edildi. Bu suretle Varsakların Çukurova’da yaşayanları Memluk, Torosların kuzey eteklerinde ve Orta Anadolu’da yaşayanları Osmanlı hâkimiyetinde kaldı.
Bu barışa rağmen, Bolkar Dağı’nda yaşayan Varsaklar, Osmanlıya karşı olan tavırlarını değiştirmediler. 1503 yılında Sultan II. Bayezid Karaman, Taşili ve Bolkar Dağı’nda yaşayan Varsakların boy beylerini kendi tarafına çekerek muhalefeti ortadan kaldırmak için girişimde bulundu. Varsakların tam anlamıyla Osmanlı hakimiyetine geçmesi Yavuz Sultan Selim’in Memluklulara karşı 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye savaşlarını kazanmasıyla olmuştur. Memluk Devleti’nin sona ermesiyle Çukurova’nın bütün şehir, kasaba ve köylerinde yaşayan yerli ve Türkmen halkı Osmanlı idaresine girdi.
Varsaklar Tarsus Sancağı’nın doğudaki sınırı Seyhun Nehri ile batıdaki sınırı Erdemli arasındaki bölgede yerleşmişlerdir. Varsakların iki coğrafi sahası vardı: “Varsak Yurdu” ve konar-göçer olanların bulunduğu “kışlak ve yaylaklar”. Varsaklar kışın Çukurova’ya inerler, yazın Bulgar (Bolkar) dağlarına çıkarlardı.
Varsak Türkmenleri çeşitli Oğuz boylarına mensup aşiretlerin birleşmesiyle oluşmuştur. Bu oluşum aşağıdan yukarıya doğru oba, aşiret (cemaat), taife ve boy şeklinde hiyerarşik bir düzen içindeydi. Varsak Türkmenleri Kusun, Ulaş, Kuştemür, Gökçelü, Esenlü, Elvanlu ve Orhan Beğlü boylarından oluşur. Orhan Beğlü boyu 1519-1523 tarihlerinde Ulaş bölgesinde (Tarsus’un kuzeybatı istikametinde yer alan ve Bolkar Dağı’na kadar uzanan bölge) yaşarken buradan göç eden bir grup aşiret, bugünkü Mersin’in bulunduğu alan ile buranın hemen kuzeyinde Yalınayak Köyü ile Erçel Beldesi arasındaki sahaya yerleştiler. Bazı aşiretler de kıyı şeridi boyunca batıya doğru ilerleyerek bugünkü Erdemli’ye geldiler. Orhan Beğlü’ye bağlı Erdemlü aşireti bu alana yerleşerek adını bugünkü Erdemli ilçesine verdi. Erçel, Varsak Türkmenlerinin Orhan Beğlü boyuna bağlı Erçel aşiretinden, Apsun ise Apsun aşiretinden adını almaktadır.
KAYNAKLAR
1. Ali Sinan Bilgili: Varsaklar (Tarsus Türkmenleri)
2. Yusuf Hallaçoğlu: Osmanlı Kimliği ve Aşiretler. Babıali Kültür Yayıncılığı, İstanbul 2010
Malazgirt zaferinden (1071) sonra Anadolu’da yurt tutmaya gelen Oğuz (Türkmen) boyları muhtelif isimler altında birleşerek siyasi, askeri ve ekonomik güç birliği oluşturmuşlardı. Bu birliklerden biri de Tarsus ve yöresinde yaşayan Varsak Türkmenleridir.
Varsak Türkmenleri Kusun, Ulaş, Kuştemür, Gökçelü, Esenlü, Elvanlu ve Orhan Beğlü boylarından oluşur. Günümüz Türkçesiyle Gökçelü Gökçeli, Esenlü Esenli, Elvanlu Elvanlı, Orhan Beğlü Orhan Beyli olsa gerek. Varsak Türkmenleri çeşitli Oğuz boylarına mensup aşiretlerin birleşmesiyle oluşmuş bir federasyondur.
Avşarlardan olduğu kabul edilen Karamanoğulları’nın Varsaklarla ilişkileri çok iyiydi. Varsaklar yüksek dağlarda, kendi halinde, hür ve bağımsız yaşamayı tercih eden bir anlayışa sahipti. Osmanlı-Karaman mücadeleleri esnasında Varsaklar sürekli Karamanlıların yanında yer almıştır. Çünkü Osmanlı Devleti aşiretleri daimi olarak kontrol altında tutan, başıboş hareket etmelerini istemeyen bir hukuk ve nizam devletiydi. Varsaklar için Osmanlıların kurallı yapısı itici, Karamanlıların kendi haline bırakma yapısı ise çekiciydi.
Bir taraftan Memluk-Türkmen kuvvetleri, diğer taraftan Karaman akınları Kilikya Ermeni Krallığı’nı zayıflatmış, ele geçirilen yerlere her iki taraftan gelen Türkmenler yerleştirilmeye başlanmıştır. XIV. yüzyıldaki bu fetih hareketleriyle birlikte Varsak boyları da Çukurova’ya göç etmiştir. Bu sırada Tarsus ve Adana gibi müstahkem şehir ve kaleler henüz fethedilmemişti. Memlukler, Türkmenlerin de yardımıyla 1360’da Adana ve Tarsus’u ele geçirdiler. Bu fetih Varsakların Çukurova’ya göçünü hızlandırmış, Üçoklara ve Bozoklara mensup boylar ile birlikte Orta Toroslar’ın dağlık kesimleri ile kuzey ve güney yamaçlarındaki ovalık alanlara yerleşmişlerdir.
Osmanlılar XV. yüzyılın ikinci yarısında sınırlarını Torosların kuzey yamaçlarına kadar ilerletmiş ve Varsaklarla münasebet kurmuşlardı. Osmanlı-Karaman mücadelesi, Osmanlıları Varsak yurduna kadar getirmişti. Mağlup olan Karaman Beyleri ve Varsak aşiretleri alışılagelmiş bir adetle çareyi Memluk sınırlarından içeri girip Osmanlı takibinden kurtulmakta buluyordu. Osmanlı ordusu karşısında alınan mağlubiyetler Varsakları ya Osmanlıları ya da Memlukları tercih etme durumuna getirmiştir. Bazı Varsak aşiretleri tercihini Memluklulardan tarafa yaparken bir kısım aşiretler Osmanlılara katıldı. Osmanlı-Varsak birlikleri 1485’de Çukurova’ya girerek Tarsus ve Adana’yı zapt ettiler. Böylece Çukurova’daki birçok Varsak aşireti daha Osmanlı idaresine geçmiş oldu. Bundan sonra Osmanlı-Memluk savaşları devam etti. 1491’de iki devlet arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmayla Tarsus ve Adana Memluklulara bırakılarak Gülek Boğazı iki devlet arasında sınır kabul edildi. Bu suretle Varsakların Çukurova’da yaşayanları Memluk, Torosların kuzey eteklerinde ve Orta Anadolu’da yaşayanları Osmanlı hâkimiyetinde kaldı.
Bu barışa rağmen, Bolkar Dağı’nda yaşayan Varsaklar, Osmanlıya karşı olan tavırlarını değiştirmediler. 1503 yılında Sultan II. Bayezid Karaman, Taşili ve Bolkar Dağı’nda yaşayan Varsakların boy beylerini kendi tarafına çekerek muhalefeti ortadan kaldırmak için girişimde bulundu. Varsakların tam anlamıyla Osmanlı hakimiyetine geçmesi Yavuz Sultan Selim’in Memluklulara karşı 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye savaşlarını kazanmasıyla olmuştur. Memluk Devleti’nin sona ermesiyle Çukurova’nın bütün şehir, kasaba ve köylerinde yaşayan yerli ve Türkmen halkı Osmanlı idaresine girdi.
Varsaklar Tarsus Sancağı’nın doğudaki sınırı Seyhun Nehri ile batıdaki sınırı Erdemli arasındaki bölgede yerleşmişlerdir. Varsakların iki coğrafi sahası vardı: “Varsak Yurdu” ve konar-göçer olanların bulunduğu “kışlak ve yaylaklar”. Varsaklar kışın Çukurova’ya inerler, yazın Bulgar (Bolkar) dağlarına çıkarlardı.
Varsak Türkmenleri çeşitli Oğuz boylarına mensup aşiretlerin birleşmesiyle oluşmuştur. Bu oluşum aşağıdan yukarıya doğru oba, aşiret (cemaat), taife ve boy şeklinde hiyerarşik bir düzen içindeydi. Varsak Türkmenleri Kusun, Ulaş, Kuştemür, Gökçelü, Esenlü, Elvanlu ve Orhan Beğlü boylarından oluşur. Orhan Beğlü boyu 1519-1523 tarihlerinde Ulaş bölgesinde (Tarsus’un kuzeybatı istikametinde yer alan ve Bolkar Dağı’na kadar uzanan bölge) yaşarken buradan göç eden bir grup aşiret, bugünkü Mersin’in bulunduğu alan ile buranın hemen kuzeyinde Yalınayak Köyü ile Erçel Beldesi arasındaki sahaya yerleştiler. Bazı aşiretler de kıyı şeridi boyunca batıya doğru ilerleyerek bugünkü Erdemli’ye geldiler. Orhan Beğlü’ye bağlı Erdemlü aşireti bu alana yerleşerek adını bugünkü Erdemli ilçesine verdi. Erçel, Varsak Türkmenlerinin Orhan Beğlü boyuna bağlı Erçel aşiretinden, Apsun ise Apsun aşiretinden adını almaktadır.
KAYNAKLAR
1. Ali Sinan Bilgili: Varsaklar (Tarsus Türkmenleri)
2. Yusuf Hallaçoğlu: Osmanlı Kimliği ve Aşiretler. Babıali Kültür Yayıncılığı, İstanbul 2010